"Yeryüzünden ölçülen elektromanyetik gürültülerden depremin önceden tahmin edilebileceği" fikriyle Japon bir firmanın 17 yıl önce başlattığı ve zaman içerisinde geliştirilmesiyle olumlu sonuçlar verdiği bildirilen çalışması, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ve özel bir şirket tarafından İzmir'de test aşamasına getirildi.
DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Uygulamalı Jeofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deprem ve diğer afetlere karşı akıllı şehirler oluşturulması hedefiyle, DEÜ'ye bağlı Ege Bölgesi Sorunları Araştırma Merkezi (EBAMER), Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) ile sanayi alanında faaliyet gösteren özel bir firma ortaklığında 3 aydır çalışma sürdürdüklerini belirtti.
Bu çalışmalar kapsamında, Japon bir firmanın "elektromanyetik gürültülerden depremin önceden tahmin edilebileceği" fikriyle geliştirdiği, ülkelerinde başarılı sonuçlar elde edildiği bildirilen cihazın Türkiye'ye getirilerek ilk kez İzmir'de deneneceğini aktaran Akgün, bununla yeryüzündeki elektromanyetik gürültü analizlerini yaparak deprem üretebilecek alanlar hakkında bilgi edinmeye çalışacaklarını kaydetti.
Deprem öncesinde yerin altında sıkışma ve genleşmelerin yaşandığını, cihazla, kayaçların özelliklerine göre sıkışma ve genleşmeler sırasında yaydıkları elektromanyetik dalgalardaki farklılıkları tespit ederek deprem riskini ortaya koymayı hedeflediklerini vurgulayan Akgün, "Yer altındaki katmanlar depremin öncesinde çok yüksek elektromanyetik sinyal veriyor, ardından bu sinyaller düşüyor ve devamında da deprem oluşuyor. Bizim için önemli olan sinyalin azaldığı zamanla deprem olabileceği zaman arasındaki süreyi tahmin etmek. Ama bu jeolojik çalışmalar ile sensör sayısı ve sensördeki alıcıların arttırılmasına bağlı." bilgisini verdi.
İzmir'de ilk etapta yer altındaki katmanların elektromanyetik elektrik üretme kapasitelerinin araştırılacağını, uygun noktalara elektromanyetik kütle algılayıcıların yerleştirileceğini ifade eden Akgün, yakın dönemde istasyonların hangi bölgeye kurulacağının tespitine yönelik çalışmalar yapacaklarını bildirdi.
Depreme karşı birleşik sensör grubu oluşturulacak"
Sistemin Japonya'da yapılmış denemelerinde büyük başarı elde edildiğini söyleyen Akgün, şu bilgileri paylaştı:
"Elektromanyetik alan değişimini izlemek için önce jeolojik araştırmalarının yapılması ve ortamın bu tür izlemeye uygun olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olunması gerekiyor. Şu an elektromanyetik alan ile ilgili değişimlerini tespit eden cihazın verilerini takip ediyoruz ama bunun yanına da radon gazı ölçümü, sıcaklık ölçümü, basınç ölçümü, GPS ölçümler, yeraltı suyundaki değişimler, doğal gerilim ölçümleri ve yer içinde yüzeye yakın yerlerdeki öz direnç ölçümlerini de hedefliyoruz. Bu sensörlerin hepsi birleştirilerek 'birleşik sensör grubu' oluşturulacak ve doğada kullanılabilinir bir hale dönüştürülecek. Hava koşullarının enerjisinden etkilenmeyecek bir hale getirilip belirlenen alanlara yerleştirilmeye başlanacak. Özellikle deprem sırasında da veri aktarımı sağlanacak şeklinde Ar-Ge boyutunda çalışıyoruz. İlk prototipimizi 1 ay içerisinde hazırlayıp alana çıkaracağız."
Depreme karşı akıllı şehirler ve akıllı binalar
İzmir'de 100 yıl önce yaşanan depremlerin kente büyük hasar verdiğinin kayıtlarının bulunduğunu anımsatan Prof. Dr. Mustafa Akgün, depreme karşı şehrin ve binaların akıllı hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Akıllı binanın, depremi algıladığı an yapısıyla, elektrik, su, doğalgaz, asansör ve jeotermali güvenli hale getirerek içerisindeki kişilere güven sağlaması olduğunu anlatan Akgün "Bunun anlamı da, deprem denetiminin Türkiye'de uygulanması gerekiyor. Biz, gerekli deprem denetimini uygulayıp, bu sistemlerle entegre olmuş binalar sayesinde İzmir'i güvenli şehir haline getirmek istiyoruz. Hangi köprünün, hastanenin, viyadüğün kullanılır vaziyette olduğunu, İzmir merkezde deprem olduğunda toplanılması gereken alanlar olarak tanımlanan alanlardan hangisinin deprem sırasında kullanılabileceğinin bilinebilir hale getirilmesini istiyoruz." diye konuştu.
DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Uygulamalı Jeofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deprem ve diğer afetlere karşı akıllı şehirler oluşturulması hedefiyle, DEÜ'ye bağlı Ege Bölgesi Sorunları Araştırma Merkezi (EBAMER), Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) ile sanayi alanında faaliyet gösteren özel bir firma ortaklığında 3 aydır çalışma sürdürdüklerini belirtti.
Bu çalışmalar kapsamında, Japon bir firmanın "elektromanyetik gürültülerden depremin önceden tahmin edilebileceği" fikriyle geliştirdiği, ülkelerinde başarılı sonuçlar elde edildiği bildirilen cihazın Türkiye'ye getirilerek ilk kez İzmir'de deneneceğini aktaran Akgün, bununla yeryüzündeki elektromanyetik gürültü analizlerini yaparak deprem üretebilecek alanlar hakkında bilgi edinmeye çalışacaklarını kaydetti.
Deprem öncesinde yerin altında sıkışma ve genleşmelerin yaşandığını, cihazla, kayaçların özelliklerine göre sıkışma ve genleşmeler sırasında yaydıkları elektromanyetik dalgalardaki farklılıkları tespit ederek deprem riskini ortaya koymayı hedeflediklerini vurgulayan Akgün, "Yer altındaki katmanlar depremin öncesinde çok yüksek elektromanyetik sinyal veriyor, ardından bu sinyaller düşüyor ve devamında da deprem oluşuyor. Bizim için önemli olan sinyalin azaldığı zamanla deprem olabileceği zaman arasındaki süreyi tahmin etmek. Ama bu jeolojik çalışmalar ile sensör sayısı ve sensördeki alıcıların arttırılmasına bağlı." bilgisini verdi.
İzmir'de ilk etapta yer altındaki katmanların elektromanyetik elektrik üretme kapasitelerinin araştırılacağını, uygun noktalara elektromanyetik kütle algılayıcıların yerleştirileceğini ifade eden Akgün, yakın dönemde istasyonların hangi bölgeye kurulacağının tespitine yönelik çalışmalar yapacaklarını bildirdi.
Depreme karşı birleşik sensör grubu oluşturulacak"
Sistemin Japonya'da yapılmış denemelerinde büyük başarı elde edildiğini söyleyen Akgün, şu bilgileri paylaştı:
"Elektromanyetik alan değişimini izlemek için önce jeolojik araştırmalarının yapılması ve ortamın bu tür izlemeye uygun olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olunması gerekiyor. Şu an elektromanyetik alan ile ilgili değişimlerini tespit eden cihazın verilerini takip ediyoruz ama bunun yanına da radon gazı ölçümü, sıcaklık ölçümü, basınç ölçümü, GPS ölçümler, yeraltı suyundaki değişimler, doğal gerilim ölçümleri ve yer içinde yüzeye yakın yerlerdeki öz direnç ölçümlerini de hedefliyoruz. Bu sensörlerin hepsi birleştirilerek 'birleşik sensör grubu' oluşturulacak ve doğada kullanılabilinir bir hale dönüştürülecek. Hava koşullarının enerjisinden etkilenmeyecek bir hale getirilip belirlenen alanlara yerleştirilmeye başlanacak. Özellikle deprem sırasında da veri aktarımı sağlanacak şeklinde Ar-Ge boyutunda çalışıyoruz. İlk prototipimizi 1 ay içerisinde hazırlayıp alana çıkaracağız."
Depreme karşı akıllı şehirler ve akıllı binalar
İzmir'de 100 yıl önce yaşanan depremlerin kente büyük hasar verdiğinin kayıtlarının bulunduğunu anımsatan Prof. Dr. Mustafa Akgün, depreme karşı şehrin ve binaların akıllı hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Akıllı binanın, depremi algıladığı an yapısıyla, elektrik, su, doğalgaz, asansör ve jeotermali güvenli hale getirerek içerisindeki kişilere güven sağlaması olduğunu anlatan Akgün "Bunun anlamı da, deprem denetiminin Türkiye'de uygulanması gerekiyor. Biz, gerekli deprem denetimini uygulayıp, bu sistemlerle entegre olmuş binalar sayesinde İzmir'i güvenli şehir haline getirmek istiyoruz. Hangi köprünün, hastanenin, viyadüğün kullanılır vaziyette olduğunu, İzmir merkezde deprem olduğunda toplanılması gereken alanlar olarak tanımlanan alanlardan hangisinin deprem sırasında kullanılabileceğinin bilinebilir hale getirilmesini istiyoruz." diye konuştu.
AA